Yeme bozuklukları, yeme davranışlarında ciddi bozukluklarla karakterize, ölümle sonuçlanabilen bir psikiyatrik bozukluk grubudur. Aile yaklaşımı, kültürel etkenler, genler, modern ve ekonomik olarak gelişmiş toplumlarda medyanın genç insanlara özellikle kadınlara gönderdiği aşırı inceliğin çekici olduğu ile ilgili mesajlar gibi pek çok etkinin hastalığın oluşmasına yol açtığını görülmektedir. Yeme bozukluğu olan kişilerin yemek ve kilo ilgili takıntıları vardır. Bunun yanı sıra bedenleri ve kiloları, gün içerisinde ne yedikleri, ne kadar yedikleri, aldıkları besinlerin kalori değerleri günlük düşüncelerinin önemli bir kısmını kapsar. Problemin temelinde yemek, kalori, kilo gibi kaygılardan çok daha fazlası vardır. Fakat doğru tedaviyle kişiler iyileşebilir.

En bilinen yeme bozuk­lukları, Anoreksiya Nervoza, Bulimia Nervoza ve Tıkanırcasına aşırı yemedir. Bunların yanı sıra yiyecek olmayan maddelerin yenmesi anlamına gelen pika ve yenilen yemeğin yeniden ağza getirilerek yine çiğnenmesi gibi davranışlarla kendini gösteren ruminasyan bozukluğu, tüm dünyada psikiyatrik hastalıklar sınıflandırmasında yer alan yeme ile ilgili davranım sorunlarıdır. Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir. Yeme bozukluklarında, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve kişilik bozuklukları gibi birçok psikiyatrik bozukluk eş tanı olarak bulunmaktadır.

Yeme bozukluklarının tedavisi genelde oldukça zaman alır. Kişiler tedavi süresince iniş çıkışlar yaşayabilirler. Yeme bozukluğu yerleştikçe tedavisi daha zor olacağı için tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar olumlu sonuç alınır. Genel olarak kabul edilen bir gerçek yeme bozukluklarının tedavisinde, psikoterapist, doktor, yeme uzmanı ve hemşire gibi farklı alandan çeşitli klinisyenlerin tedaviye katılmasıdır Çoğu hastada yeme bozukluğunun yanı sıra aynı zamanda tedavi edilmesi gereken depresyon, kaygı bozukluğu ve diğer psikiyatrik sorunlarda mevcuttur. Yeme bozukluğu, hem fiziksel hem de ruhsal olarak insanı tahrip eder, dolayısıyla bu tür rahatsızlığı olan insanların hemen doktora başvurması gerekir. Erken teşhis ve önlem almak kişinin daha çabuk iyileşmesini önemli ölçüde etkiler. Erken zamanlarda teşhis edilmeyen ve geç kalınan durumlarda yeme bozukluğu kronik bir hale gelebilir ve hastanın yaşamını tehdit edebilir.

En etkili tedavi yöntemi bir doktor ve yeme uzmanı ile birlikte psikoterapi ya da psikolojik danışmanlık almaktır. Tedavi kişiye özel olarak belirlenmelidir, çünkü tedavi hastalığın şiddetine ve hastanın özel sorunlarına, ihtiyaçlarına hitap etmelidir.

Psikolojik terapi hastanın hem yeme bozukluğuna hem de hastalığın altında yatan kişisel ve kültürel psikolojik etkenlere eğilmelidir. Hastanın hem kendisiyle hem de yiyeceklerle barış içinde ve sağlıklı bir şekilde nasıl yaşayacağını öğrenmesi gerekir.